Bir zamanlar dağda, kızgın Güneş altında mermer taşlarını yontmaktan bezmiş bir mermer yontucusu varmış. Bu hayattan bıktım artık! Yontmak! Devamlı mermer yontmak! Öldüm artık! Üstelik bir de güneş, hep bu yakıcı güneş! Oh, onun yerinde olmayı ne çok isterdim; orada, yükseklerde her şeye hakim olup ışınlarımla her tarafı aydınlatırdım! diye söylenir dururmuş.Günün birinde dileği kabul edilmiş ve yontucu bir anda Güneş oluvermiş. Dileği kabul edildiği için çok mutluymuş. Fakat tam ışınlarını etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark etmiş:Basit bulutlar benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar diye isyan etmiş. Madem ki bulutlar güneşten daha kudretli, bulut olmayı tercih ederim! demiş. Hemen bulut oluvermiş. Dünyanın üzerinde uçuşmaya başlamış. Oradan oraya koşturup yağmurlar yağdırmış. Fakat birden ortaya çıkan bir rüzgar bulutları dağıtmaya yetmiş.Ah! Rüzgar geldi, beni dağıttı; demek ki en güçlüsü o. Öyleyse ben rüzgar olmak istiyorum!” diye karar değiştirmiş. Birden rüzgar oluvermiş bu sefer ve dünyanın üzerinde esip durmuş. Fırtınalar estirmiş, tayfunlar meydana getirmiş. Fakat birden bire önünde kocaman bir duvarın kendisine engel olduğunu görmüş. Bu sağlam duvar bir dağmış.Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgar olmam neye yarar diye düşünmüş. Bu sefer de dağ oluvermiş birden ve o anda içindeki bir şeyin ona durmadan vurduğunu hissetmiş... Kendinden daha güçlü olan, onu içinden oyan şey, küçük bir mermer yontucusuymuş.
kardelen
:)))
bir ben istiyorum içinde sen olan..... sadece ve sadece benim olan....
16 Eylül 2010 Perşembe
15 Eylül 2010 Çarşamba
BiLirmisiN ?
Tam sInIrdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
Batan bir gemiye el sallayamamak,
Oturup ağlayamamak,
Birkaç kulaç ötedeki
Bir tahta parçasını tutamamak,
Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin?
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
Bütün benliğini sarar, ısıtır.
Her gülüşte yeniden doğarsın
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
Nasıl anlatsam bilmem ki.
Yani "sevmek" işte.
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Çemberini kıramamak kelimelerin.
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
"Seviyorum" diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin...
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
Batan bir gemiye el sallayamamak,
Oturup ağlayamamak,
Birkaç kulaç ötedeki
Bir tahta parçasını tutamamak,
Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin?
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
Bütün benliğini sarar, ısıtır.
Her gülüşte yeniden doğarsın
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
Nasıl anlatsam bilmem ki.
Yani "sevmek" işte.
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Çemberini kıramamak kelimelerin.
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
"Seviyorum" diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin...
6 Temmuz 2010 Salı
OKYANUS YÜREKLİ DOSTLAR
Su, kendine sırdaş arıyordu.
Önce buluta verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta.
Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
Sonra göle gitti su. Ona anlattı derdini.
Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp,
dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için,
zaman zaman taşıyordu göl ve çıkıyordu
suyun sırrı iyice açığa .
Sonra nehre verdi su sırrını.
Nehir de aldı suyun sırrını, çekti gitti.
Dereye verdi. Dere biraz daha yavaş olsa da nehirden,
o da götürdü suyun sırrını başka bilinmezlere. ..
Çağlayanlar, şelaleler, akarsular...
Hepsi kayboluyordu bir anda.
Sonra bir gün su takip etti dereyi.
Dere okyanusa kavuşunca farketti su,
bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla...
Okyanusa taşındığını.
Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti.
Öyle de yaptı zaten. Tum sırlarını okyanusa verdi.
Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.
Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını,
ne de kurudu....
Geçenlerde karşılaştık suyla.
Bir bardaktaydı. Suskundu.
Çok uğraştım konuşturamadım.
Ben tam giderken `` Dur !`` dedi su. Durdum!
`` Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!
Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü,
canını yakarlar, utandırırlar. ...`` dedi.
Çevrenizde hep `okyanus yürekli` dostlarınızın . olması
dileğiyle
BEN KİM MİYİM ?......
Duymasını Bilene SES.......
Çekmesini Bilene NEFES.......
Gitmesini Bilene HEDEFİM.......
Değerimi Bilene SEDEF........
Yaşamasını Bilene HAYAT.....
Sevmesini Bilene YÜREK.......
Sulamasını Bilene ÇİÇEK..
Yüreğini Sunmasını bilene KIYMET.......
Savaşmasını Bilene ZAFER´im.......
Ben Yürekliyim..
Y...üreğimin Karşılığında YÜREK İsterim.. Sunmasını Bilene ve KIYMET gösterene....
5 Temmuz 2010 Pazartesi
BEN BÖYLEYİM İŞTE........
Dün Canım olan Yarın Düşmanım olmaz benim
Yaşananların hatırı hep saklı kalır,
Hatırları hep sorulur selamları hep alınır…
Sildiklerim vardır bir de, onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır Adları anılmaz,
Hatırları sorulmaz, Sadece beddualarımdır
Vicdanla birlikte Şeref ararım ben sevdiklerimde.
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim
Zaman gelir şerefsizleri de severim
Her yerde gözüm kulağım vardır benim
“Eksik söylemek yalan söylemek değildir” mantığındaki “Çok Dürüstler”?
Beni değil, kendilerini kandırırlar yalnızca
Bilmezden gelişlerim, aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil,
Karşımdakilerin yalan söyleme potansiyallerine olan merakımdandır…
İnkar olmaz benim hayatımda
Yaşananı, “yaşanmamış” saymam
Sayanları da SAYMAM kelimelere sığmaz,
Sayfalar sürer beni anlatmak,
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın
Yaşayan bilir beni
Yaşamayan anlamaz
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz,
Büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz.........
5 Haziran 2010 Cumartesi
Aşk
eskiden aşk çok uzak diyarlardaydı şimdi yakınım da
hissediyorum :) hiç inanmadım aşka ama istiyorum
hissediyorum bazen,güzel olsa gerek kalbin sadece
biri için çarpması,herkesten farklı olan birinin var
olması,dokunduğunda kaybolup,öptüğünde var
olması,olağan yaşarken sesini duyunca her şeyin anlam
kazanması.aşk aşk aşk yaşayabilcekmiyim................
hissediyorum :) hiç inanmadım aşka ama istiyorum
hissediyorum bazen,güzel olsa gerek kalbin sadece
biri için çarpması,herkesten farklı olan birinin var
olması,dokunduğunda kaybolup,öptüğünde var
olması,olağan yaşarken sesini duyunca her şeyin anlam
kazanması.aşk aşk aşk yaşayabilcekmiyim................
çok yorgunum cumartesi geldi ve pilim bitmiş durumda
ya arkadaslar sizinle bişe paylaşmak istiyorum ne garip insanlar var hayatta insan teyzede dede de olsa ona buna karışmaktan vaz gecemiosa gecemiodur heralde
dışarda telle konuşuyorum güneşe doğru oturdum hava güzel bankta öyle uslu uslu konuşuyorum
teyzenin biri önümden geçiodu eli belinde kalın corapları sewimli bir yüz tabi işiteceğim azardan habersizim bu arada
bana dondü ne dese beğenirsiniz
-şu telefon olmasa ne yapacaktınız acaba cık cık cık
bende bole saf gibi kaldım ne diim büyüklere saygı şart
bi kahkaha attım tutamadım kendimi
teyzede cık cık cık dedi soylene soylene gitti
ya ne enteresan beni bulur bole tipler genelde cekiomuyum ne ... : P
korkuyorum kınamaktan yada laf solemekten yaşlancağımızda ne olacağımız belli değil
ama ilginc bide çalıştığım yer bir hizmet noktası ücretsiz hizmet verioruz fizik tedavi ile ilgili bi konuda
amcam 65 yaşında gorseniz benden genç sunum yapıorum lafa giriyo sanki satın alıo geldii yeri
-şole yap bunu bole yap fln
en sonunda koptum
amca bidaha bana karışırsan seni almıcam buraya dedim
ilginç yha hem ücretsiz kullanım yaptırıyoruz hem hizmet edioruz bide azar yiyoruz
walla bazen kopuyorum napiiiiim
Selamlarrr... :)
26 Mayıs 2010 Çarşamba
19 Nisan 2010 Pazartesi
Kul oldum...Kül oldum..." Gül oldum.
Ben kalbimi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdim...
Çok özledim sonsuz genişliğini secdelerin......
Ben ruhumu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktım...
Öyle çok susadım ki ilk tekbirin;dudağımdan içtiğim serinliğe...
Ben bencilliğin dehlizlerinde ümitsizce dolandım...dol...andım...dolandım...
Öyle çok hasretimki bir rukün kavsinde
Belimi kıran ayrılıkları göğe savurmaya...
Ben ellerine cilveli kelepçeleri vurulmuş bir zavallıyım...
Çok isterdim bir kıyamın kıyametinde
İçimdeki bütün kuşları dağlara uçurmayı...
Ayaklarımı dar zamanların prangalarına kaptırdım ben...
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız sana kul olmaya...
Cümle dilenciliklerden kurtulmaya...
Öyle hasretim ki göğsümde sakladığım kanadı kırık serçeleri
Rahmetinin yuvasına uçurmaya...
Öyle çok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya...
İçimde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettim...
Mülteci ellerimin ayazında ölmüş kelebekleri...
Kudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldim...
Ben gururun mahkumuyum...
Ben gerçeğin kaçkınıyım...
Ben günahın tutsağıyım...
Ben isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yeti
Sevindir beni,sevdir,sevindir,sev sevdiğini bildir...
Hüzünlerimi bir secdenin billur sularında erit ne olur...
Ne olur korkularımı rahmetinin kucağında teskin eylesen...
Ben sahte uzaklıkların sürgünüyüm..
Ben içine kalbimi sığdıramadığım dar vakitlerin küskünüyüm...
Öyle özledim ki seccademin alnımdan öpüşlerini...
öyle özledim...
İşte huzuruna geldim ...
Şöyle başımı sokacak bir umudum olsun istedim...
İstedim ki yüzünden menekşeler toplayacağım sonsuz ovalarım olsun...
İstedim ki koşayım...koşup koşabildiğim kadar...
İçimde sakladığım bütün uçurtmaları rüzgarlara verebileyim...
Ben sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyim...
Ben unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedim...
Ben benlik ve bencillik yabancılıklarında
Evine yol bulamayan bir yitirmişim...
Çok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayı....
Öyle hasretim ki öyle muhtacım ki
En Sevgilinin en çok sevildiği halde olmaya...
Geldim...
Huzuruna vardım...
Geçtim kendimden...
Kendimi geçtim...
Deldim benlik dağını...
Yolda kaldı ferhat...
Şirinin ben oldum
Yandı her yanım...
İbrahimin oldum...
Gül oldum...
Çöle verdim leylayı;aklı mecnuna sattım...
Mecnun oldum...Yakınlığına geldim...
Tüm uzaklıkları uzaklara savurdum keremini gördüm
Vazgeçtim aslıdan,gölgeden çıktım,vaslına geldim...
aslına geldim... Yandım KUL oldum...
Yandım KÜL oldum...
Yandım GÜL oldum... Durdum namaza;
Miracına geldim,niyazına durdum
Nazla beni ne olur...
En Sevgilinin durduğu eşikte durdum
Miracına geldim...
Miracına geldim...
Nazarında tut ne olur...
Bakışınla sar beni,el üstünde tut,bırakma ellerimi...
(BIRAKMA ELLERİMİ ALLAH'IM )
Senai demirci
13 Nisan 2010 Salı
bir an suya dalmakk :)))
içimdeki ses öyle güçlüki nefes alıyorum içime döndüğümde
bu farklı bir duygu yaşamak istemekten öte
çoskumu gizleyemiyorum içim içime sığmıyor
dokunsalar kanatlanıp uçacak gibiyim
şimdi deniz altında olmayı hayal ediyorum
suya dalarken dunyadan ayrılıp başka bir dunyaya gözlerini açmak
kumların yüzeyine dokunmak
yosun tutmuş kayaları seyretmek
ayrı bir tutku bu
harika bir hayat
suyla oksijen alan milyonlarla canlıyla bir kac dakika beraber olmak ve
aynı hayatı paylasmak
nefesin tükendiğinde
arkana bakmadan o dunyadan ayrılmak
suyun yüzeyine çıkıp dünyaya yeniden doğmak
işte bole bişey suyla hayata bakmak
Kim bilir uzaklarda düşündüğüm günler yakındır
tatmak istediğim duygular yakınımdadır
kimbilir ask aslında gerçektir
yaşamayı ertelemişimdir
kimbilir hayal etmek daha güzeldir yaşamaktan
ulaşmak istediğim aslında ordadır
kimbilir gercek dediğimiz bir yalan dır
soyutlar gercektir
kim bilir ben bende giziliyim benim gizemimi cözecek vardır
ama uzaklarda ama yakınlarda ne farkeder ki sonucta kim bilir........ !!!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)